Naci Cinisli’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Bütçe’ Çağrısı: “Giderek Artan Bütçe Açığı, Yürütme Başkanı Tarafından Neden Önlenemiyor…
İYİ Parti Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bütçeyi TBMM Genel Kurulu’nda sunması gerektiğini belirterek, “Her geçen gün artan bütçe açığının neden önlenemeyeceği Sayın Meclis’e anlatılmalıdır. Yürütmenin başı.10 kat daha fazla hisse tahsis edildiği birinci elden açıklanmalı.Açıklaması yapılamayan 28 milyar dolarlık kara paranın kaynağının nereye varacağı, 128 milyar doların akıbeti bir anda buharlaştı gibi konular ilk elden ifşa edilmelidir. Flaş, başka hangi siyasi sorumlularla nerede görüşülecek? TBMM Genel Kurulu’ndan daha uygun bir yer var mı?” söz konusu.
Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Cumhurbaşkanlığı bütçesi hakkında konuşan İYİ Parti Erzurum Milletvekili Naci Çinişli şunları söyledi:
“2023 BÜTÇESİNDE 661 MİLYAR TL BÜTÇE AÇIĞI VE 566 MİLYAR TL FAİZ ÖDEMESİ VAR”
“Bugün iktidarlar milletimiz için mi yoksa kendi grupları için mi siyaset yapıyor? Milletimiz için yapılsa ülkemiz bu hale gelir miydi? 2023 bütçesinde 661 milyar lira açık, 566 milyar lira faiz ödemesi var. 103 milyar lira kamu özel işbirliği Ancak yıl içinde yapılan cari transferle bu rakamın daha da artacağı anlaşılıyor.Öte yandan 2022 Ocak-Kasım döneminde 100 milyar dolarlık dış ticaret açığı var. Saygın iktisatçıların hesaplamalarına göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satışlarında 20 lirayı zorlayan dolar kurunu 18 milyar dolarda tutabilmek için 98 lira. 2023 bütçesi fikri.
İYİ Parti olarak milletimizin helal parasıyla toplanan vergilerin nasıl paylaşıldığını görmek için bütçe teklifini incelediğimizde hükümetin niyeti ortaya çıkıyor. AK Parti iktidarı için ‘veda bütçesi’ olduğu anlaşılan 2023 bütçe teklifine baktığımızda milletin cebindeki üç kuruşun peşine düştüğü görülüyor. Enflasyonla şişirilmiş ve gelirleri menfaat sahiplerine acımasızca aktarılan bir seçim finansman bütçesini Genel Kurulumuzda tartışıyoruz. Geçen haziran ayında ek bütçe teklifi görüşülürken AK Parti hükümetinin enflasyon vergisini beğendiğinden bahsetmiştim. Hem 2023 bütçesinin hem de bir sonraki seçimin enflasyonun yarattığı dolaylı yüksek vergilerle finanse edileceği çok açık.
“2023 YILI GELİYORSA BU HEDEFLERİ UNUTMAK VE ‘TÜRKİYE’NİN YÜZYILI’ Sloganını ÇEKMEK İLE İKİ SORUN VARDIR”
2018 seçimleri öncesi 2023 hedefleri bir slogan gibi konuşuluyordu. Neydi bu 2023 hedefleri? Toplam milli gelirimiz 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelirimiz 25 bin dolar olur. 500 milyar dolarlık ihracat hedefi vardı, bugün 265 milyar dolardan bahsediyoruz. Yüzde 4,6 olarak hedeflenen işsizlik oranı TÜİK’ten gelen talimat sayılarında bile yüzde 20,9. Ulaşılan tek amaç, emekli AK Partililere istihdam alanı olarak açılan 250 dış temsilciliktir.
2023 yılına gelindiğinde bu hedeflerin unutulması ve ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ sloganının atılması iki türlü sorun yaratıyor. Birincisi, beceriksizlik nedeniyle bu rakamlara ulaşılamaması ihtimalidir. İkincisi ise bu tür hayali rakamların gerçekleşemeyeceği bilinmesine rağmen milletimizin kasten kandırılmış olma ihtimalidir. Her iki sonuç da sorumlu hükümet için onurlu bir istifa sebebidir. Devleti liyakatsiz yönetmeye cüret etmek ve devleti yönetirken milleti kasten aldatmak da hesabı sorulacak büyük günahlardandır.
“KOMİSYON GÖRÜŞMELERİNDE 28 MİLYAR DOLARLIK KARAPARANIN KİMİNE AİT OLDUĞUNU SORDUM, CEVAP ALAMADIM”
Merkez Bankası’nın net hata noksan hesabında ise şu an için 28 milyar dolar gibi görünen kaynağı bilinmeyen bir miktar yer alıyor. Ben de komisyon toplantılarında bu 28 milyar dolarlık kara paranın kime ait olduğunu sordum ama cevap alamadım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nereden geldiği belli olmayan, muğlak, çalıntı bir parayla mı finanse ediliyor? Son derece aşağılayıcı, kabul edilemez, açıklanması gereken bir durumdur. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerinde iç borç faiz ödeme yükümlülüğünün anaparayı aştığı görülmektedir. Anapara borcundan daha fazla faiz ödemeye gelince, Türkiye’de ekonominin güzel olduğunu iddia etmenin faydası yok. Şöyle bir ekonomi tasavvur edebilir misiniz: Emir komuta zinciri ile TL bazında siyasi faiz yüzde 9 iken, dolar bazında yurt dışından yüzde 10 borçlanıyor. Bu akıl dışı ve inanılmaz çelişkiye rağmen lütfen kimse AK Parti yönetimindeki ekonominin sağlıklı olduğunu iddia etmesin.
Bir milli güvenlik sorunu haline gelen ekonomik yapı, Allah göstermesin siyasi tavizler verme ihtimalini de beraberinde getiriyor. Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel, ‘Bir sonraki mali kriz Türkiye’ye siyasi tavizler verecek, lütfen dikkatli olun’ dedi. Bugün tahmin edilebilecek mali ve ekonomik krizin çok ötesinde bir krizden geçiyoruz. Allah göstermesin, ülkemizin siyasi tavizler vermek zorunda kalmasından endişe ediyorum. Buradan, Milli Güvenlik Kurulu’nun derhal Türkiye ekonomisini ve sorumlularını gündemine almasını rica ediyorum. Rahmetli Süleyman Demirel deyince akla ’70 kuruşa ihtiyacımız var’ sözü geliyor. Bugün 70 kuruşa muhtaç olmamız için 56 milyar dolar Merkez Bankası rezervine ihtiyacımız var.
“BÜTÇE ÖNERİSİNİN SUNUMU VE SAVUNMASININ SEÇİLMEYEN BAŞKAN YARDIMCISI DÜZEYİNDE YAPILMASINI ÖNERİYORUZ”
2023 bütçe teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken Cumhurbaşkanı’na sunmanızı rica ettim. Garipliğimize rağmen bütçe tekliflerini sizlerin sunduğunu ve ek bütçe teklifine tenezzül etmediğinizi ya da umarım mahcubiyetinizden dolayı Hazine ve Maliye Bakanı Nebati Bey’i gönderdiğinizi not ettim. , Genel Kurulumuza bilgi vermek.
İYİ Parti olarak bütçe teklifinin sunulması ve savunulmasının seçilmemiş Cumhurbaşkanı Yardımcıları düzeyinde yapılmasını yadırgıyoruz. Geçen yıl bütçe görüşmelerinde bundan bahsetmiştim. Bütçeden sorumlu tek bir siyasi kişi vardır. Anayasa’da belirtildiği gibi yürütmenin başı ve tek siyasi otorite olan Cumhurbaşkanı’dır. Anayasa, bütçe teklifini hazırlamak ve TBMM’ye sunmakla yükümlü Cumhurbaşkanı’nı sorumlu tutuyor. Cumhurbaşkanı milletin verdiği harcama yetkisini yürütmenin başı olarak hükümet adına üstleniyor. Bu nedenlerle, sunması ve özellikle bütçeyi savunması gereken anayasal unsurlar dikkate alındığında Cumhurbaşkanı’dır. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet uygulamalarımıza uyarak milletten aldığı güveni ve bütçesini nasıl harcayacağını Genel Kurul’da beyan etmesi zorunludur.
“CUMHURBAŞKANI BÜTÇE ÖNERİSİNİ ANAYASA’DA YAZILI OLARAK ŞİFRE VERMEDEN İLAVE ETMELİDİR”
Birçok karizmatik lider, TBMM Genel Kurulu’nda saatlerce bütçelerini savundu; onlar da insandı, onlar da siyasetçiydiler, onlar da millete hesap vermesi gereken insanlardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen ‘yürütmenin temsili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bir bakan tarafından yapılır’ maddesine atıfta bulunarak; Bir fili kavak ağacının arkasına saklamak gibi. Yürütmenin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na gelip hazırladığı bütçe teklifini Anayasa’da yazdığı gibi tereddütsüz açıklaması gerekir.
Seçilmemiş Başkan Yardımcısı da siyasi değil, bir görevdir. Kabine yetkililerinin bu kürsüde yemin etmesi milletin nazarında seçilmiş kişileri siyasetçi yapmaz. Parti Başkanlık Sisteminde Sayın Cumhurbaşkanı’nın seçilmemiş paratoner veya koruyucu kalkana ihtiyacı olmamalıdır. Örneğin yürütmenin başı, sürekli artan bütçe açığının neden önlenemeyeceğini Yüce Meclis’e açıklayabilmelidir. Örneğin milletten alınan emanetlerle oluşturulan bütçede tarıma ayrılan payın neden faiz ödemelerine ayrılan payın 10 katı kadar pay ayrıldığı ilk elden anlatılmalıdır. Örneğin, dışa bağımlılığımız ve yüksek teknoloji konusundaki kaygılarımıza cevap verilmelidir. Örneğin bir yılda 10 kat artan enflasyon ile üç katına çıkan dolar kurunun nedenleri açıklanmalı ve muhasebesi yapılmalıdır. Açıklanamayan 28 milyar dolarlık kara paranın kaynağı; Göz göre göre buharlaşan 128 milyar doların akıbeti üzerine oynanan bahisler başka hangi siyasi sorumlularla nerede tartışılacak? TBMM Genel Kurulu’ndan daha uygun bir yer var mı? Siyasi yetkilinin bu konularda verdiği bilgilerle biz milletvekillerinin ikna olması gerekir. Politik sorumlular hesap vermeli, korkmamalı. Milletin bütçe hakkı baltalanmamalıdır.
“PARTİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİN CUMHURBAŞKANLIĞI SONUCUNDA BIRAKILMASI GEREKEN BAŞBAKANLIK DEĞİLDİR”
Parti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen bu garip, keyfi sisteme geçilirken başbakanlığın kaldırıldığı sık sık dile getirildi. Öte yandan kontrolden çıkmış bir başbakanlığın devam ettiğini düşünüyorum. Eski başbakanın görev ve yetkileri üzerinde ek yetkilerle donatılan yeni ofis, Parti Başkanlığı adını aldı. Bu nedenle Parti Başkanlık Sistemi ile kaldırılan başbakanlık değil, aksine Cumhurbaşkanlığıdır. Tarafsızlık bırakılmış, devlet işlerine partizanlığın gölgesi düşmüştür. Şu anda gerçek anlamda Cumhurbaşkanlığı makamı kaldırılmıştır. boş Yokluğunu hissediyoruz. Aslında son dört yıldır inanılmaz güçlere sahip yarı Orta Asya sisteminde partiler üstü ve tarafsız olması gereken değerli bir kurumdan yoksun yaşıyoruz.
Son derece yüksek yetkilerle donatılan, adını değiştiren ve atadığı bakanlarla ülkeyi yöneten ve Parti Başkanı olarak anılan bu makam, hem parti lideri, hem yürütme başkanı hem de devlet statüsündedir. Önder. ve ülkenin aziz meclisine gelip bütçesini açıklayamıyor. Ne çelişki. Nesillerdir eleştirdiğimiz Milli Şef İsmet İnönü Meclisimize hesap veriyordu. Kayıtlarda sabit. 1950 öncesinden daha kötü bir sisteme döneceksek, merhum Başbakan Adnan Menderes’in, merhum Fatin Rüştü Zengin’in, merhum Hasan Polatkan’ın, cezaevlerinde çile çeken büyüklerimizin bu uğurda ne günahları vardı? AK Parti’nin gerek ekonomide, gerek siyasette, gerek sosyal hayatta, gerekse eğitimde en büyük mahareti, geleceğe gidiyormuş gibi yaparak ülkeyi geriye götürmektir.
“SON ZAMANLARDA AK PARTİ’DEN MUHTEŞEM YOLSUZLUK HİKAYELERİ DİNLİYORUZ”
5 yıldır Genel Kurulun açılışında şu cümleyi duydum: ‘Alınan karar kontrol bahislerini yeterince tartışmıyor ve gündemin ‘Komisyonlardan Kanun Teklifleri ve Diğer İşler’ kısmına geçiyoruz.’ Bu cümle, Anayasa’ya göre milletvekillerinin teftiş görevlerini engellemekte, adeta milletvekillerini teftiş yapmamaya ikna etmeye çalışmaktadır. “Kontrolü unut” diyor. Ancak, kontrol edilmesi gereken çok fazla sorun var. Son zamanlarda AK Parti’den büyük yolsuzluk hikayeleri duyuyoruz. Bazı Meclis üyeleri de bu yolsuzluklara karışıyor. ‘Umarım bu olaylara karışmamışlardır’ diye ümidimi koruyorum ama bu iddiaların daha fazla soruşturulmaması onlar hakkında şüphe uyandırıyor. Bu daha da üzücü. Meclis, özellikle kendi üyeleri ile ilgili denetim faaliyetlerini sıkı bir şekilde yerine getirmelidir.”
